23 Şubat 2011 Çarşamba

Ömer ve hipotiroid

Gönderen nihan karaaslan zaman: 13:55 1 yorum
Bebekler doğduktan sonra bildiğiniz gibi topuktan kan alınarak bazı testler yapılıyor. Ömer içinde aynı testler tabiki yapıldı, ilk hafta kontrolumuzde TSH değeri 8,8 idi ve doktorumuz sınırı aşmamasına rağmen tekrarını istedi . İyi ki istemiş 2. testte değer 42 oldu ve bizi bu konuda uzman Prof. Dr. Hülya Günöz'e yönlendirdi. Kendisi gerçekten konuda uzman bir doktor. Hülya hanım testi muayaneyi beğenerek testi yeniletti ve değer 43 çıktı, akabinde Eutyrox adında 25'lik dozda bir hap kullanmaya başladık her gün sabah aç iken( emzirdikten 30 dk sonra , hap kullanımı sonrasıda 30 dk emzirmiyorum) . 1 hafta sonra testi yenilediğimizde ilaç faydasını gösterdi ve değerimiz 1,45 olarak düştü. Ancak doktorumuz bu değeri de fazla düşük bularak ilacı haftada 6 güne indirdi...
Bütün bunlar bebişimden defalarca kan alınması demek ner yazıkki ama çok çok önemli bir hormon olması nedeni ile başka çare yok...En iyi ihtimalle birkaç sene en kötü ihtimalle bir ömür ilaç kullanacak oğluşum ama olsun, en büyük derdi bu olsun yeter ki sağlıklı olsun...

Duru'dan inciler

Gönderen nihan karaaslan zaman: 10:34 0 yorum
Annanie : Anneanne
Dideee : Dede
Baba ve Anne gayet güzel :)
Omar : Ömer
Amam : Tamam
Ous : Su
Bop : Top
Ala : Hala
Ayi : Dayı
Mamanne : Babanne
:)

21 Şubat 2011 Pazartesi

Duru tuvalet eğitimi

Gönderen nihan karaaslan zaman: 16:56 1 yorum
Duru tam 21 aylık iken yani bu günlerde tuvalet eğitimine başladık. Bir süredir kakası geldiğinde pantalon indirilip çömelmeler başlamıştı en sonunda bu hafta sonu bir klozet kapağı alarak işe koyulduk:)
Kızım neyseki korkmadı hatta hemen oturdu henüz tam verim sağlayamadık ama içimden bir ses kısa sürede çözebileceğimizi söylüyor

14 Şubat 2011 Pazartesi

Ömer'in şekerleri :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 16:13 0 yorum


13 Şubat 2011 Pazar günü oğluşumun mevlüdü vardı...
Bizi yalnız bırakmayan ve katılan herkese Allah razı olsun ...
Bir de olmazsa olmaz şekerlerimiz vardı, Duru'nunkileri ben zaman bulup yapabilmiştim ancak bu sefer benden daha iyi yapabilecek becerikli birinin yardımına ihtiyacım vardı ki sevgili dostum Elif nami değer ELENADA bizim için şekerlerimizi yaptı...
Ellerine sağlık arkadaşım...
Çok ama çoook güzellerdi...

3 Şubat 2011 Perşembe

Duru göz operasyonu

Gönderen nihan karaaslan zaman: 12:16 0 yorum
Dün kızımın göz pınarları tıkalı olduğu için operasyonu vardı...
Operasyon kolay ve basit olmasına karşın öncesi ve sonrası gerçekten çok zordu...
Narkoz verilmesi için damara yolu açılması gerekli, ancak henüz 22 aylık bir bebek buna izin vermeyeceği için öncesinde bir şurupla bebeği sersemleştiriyorlar, gerçi Duru hanım uyuşmamakta kararlı olduğundan meleğime zor taktılar kelebeği :(
Sonrasında onu alıp ameliyathaneye sokmak bile zulum ,güzel gözlüm ağlaya ağlaya kollarımdan oraya zorla girdi...
Çıktığında ayılması ayrı bir zorluk, tabi takılan kelebeğin çıkarılmasıda...
Neyse ki Allaha şükür sorun çıkmadan halloldu...
Allah çocuklarımıza sağlık versin...

19 Ocak 2011 Çarşamba

11/01/2011... Ömer...

Gönderen nihan karaaslan zaman: 13:07 1 yorum

Oğlum, Ömer'im 11/01/2011 akşamı dünyaya geldi...
Uzun ve zorlu bir süreç oldu ama ufaklığı sağlıkla kucaklayınca, çekilen sancılar çabuk unutuluyor...
Doğumun detaylarını anlatacağım ama ufaklıklar bana şimdilik çok zaman vermiyor...

27 Aralık 2010 Pazartesi

İzne Çıktım Artık...

Gönderen nihan karaaslan zaman: 17:51 0 yorum
Bugün itibari ile izindeyim artık...
Evde zaman geçirmeyi özlemişim gerçekten. Kızımla h. sonu sıkıştırılmış zamanlar haricinde özgürce resim yapıp, oyun hamuru ile oynadık :)
Bakalım Ömer efendi ne zaman gelecek?
Sağlıkla gelsin de ne zaman gelirse gelsin diyorum ama bir de yılbaşını geçirirse hiç fena olmaz...
:)

21 Aralık 2010 Salı

son haftam...

Gönderen nihan karaaslan zaman: 22:24 0 yorum
Bu hafta sonu itibari ile izne çıkıyorum artık... Bebeğim ve kendim için dinlenmem gerekli, aynı zamanda kızımla yalnız son günlerimi de maksimumda geçirmek istiyorum.

Ömer’im için biraz alışveriş yapmam daha lazım, çantamı kapatamadım hala bakıyorumda doğum çantası diyeli 3 hafta olmuş bende hala iş bitmemiş bu gidişle doğuma giderken kapanacak çantam...

Herşey zamanında olur ise bebişimin 10 ocak haftası gelmesini planlıyoruz, kendi ne planlıyor bilemiyorum ama umarım yılbaşını geçirir

E yılbaşınada az kaldı dimi? 2009 yılbaşısı özeldi kızım karnımdaydı ayrı bir heyecan vardı, geçen yılbaşı çok özeldi, kızımla ilk yılbaşımızdı, bu senede çok özel oğluşum karnımda olacak...
Allahım ne hızlı bir kadınım ben hiç boşum yok :) şaka bir yana umarım seneye ikiside sağlıkla yanımda karnım boş ve hatta sıkı kocaman bir kutlama yaparız...

1 Aralık 2010 Çarşamba

34. HAFTA VE İŞE DEVAM

Gönderen nihan karaaslan zaman: 17:53 1 yorum
Gittikçe ağırlaşan bedenimle birlikte haraket kabiliyetimde günden güne azalıyor... Ayrıca nefes sıkıntısı nedeni ile uyukularımda çok kolay değil artık... Miniş kızımın tam debelenme yuvarlanma kucaklaşma zamanına gelmesi nedeni ile biraz üzülüyorum ama elimden geldiğince onu kırmamak için bu halimle ona ayak uydurmaya çalışıyorum...
Miniş oğlum iyice büyüdü artık, benimde yavaş yavaş çantamı hazırlama zamanım geldi nolur nolmaz...
Bu arada hala çalışmaya devam ediyorum , eğer dayanabilirsem aralık sonuna kadar yani 37. Haftama kadar kalıcam, içimden bir his her ne kadar hesaplamalar 18 ocak desede , oğlumun 10 Ocak gibi aramızda olacağını söylüyor... Sağlıklı bir şekilde doğsunda başka bir şey istemem açıkçası ama umarım daha da büyük bir süprizle yılbaşını seçmez...

27 Ekim 2010 Çarşamba

DİŞİMİ FIRÇALAYABİLİYORUM ARTIK :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 17:31 0 yorum
Ne zamandır kızımın yeni dişlerinin çıkmasını beklediğimiz için mevcut dişleri ile uğraşıp canını yakmak istemedik ama yegane 8 dişimizi kaybeymemek adına dün diş fırçası ve macun alarak başlayalım dedik...
Duru zaman zaman bizi gördüğü için çok değişik gelmedi , genelde fırçayı ağızına sokma ve macunu yalama eğiliminde olsada, ben onları kameraya çekerken babasının karşısında 32 dişini göstererek fırçalamayı öğretmeye çalışması işe yaradı, baktım bizim bızdık dişlerine fırçayı sürtmeye başladı :)

Artık ailecek diş fırçalama seansımız var akşamları :)

29 Eylül 2010 Çarşamba

ANNEM BABAM EŞİM KIZIM VE KARNIMDA OĞLUMLA 2 SENE ÜZERİNE YAZ TATİLİ :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 18:20 0 yorum
Eylül ayının bu son günlerinde geçen hafta 1 hafta süre ile İzmir Gümüldür ‘de Denizatı tatil köyünde idik... Sanırım herkes adına güzel geçti, annem 1 hafta boyu yemek yapmama ve hizmet almanın mutluluğu içindeydi. Duru kızım ise her yer düzayak ve çim olduğu için gönlünce koştu oynadı...
Biz otelden ve hizmetten gayet memnun kaldık, çocuklu ailelere özellikle tavsiye ederim...
Duru her tatilde yeni bir şey yapmaya başlıyor sanırım , bu kez bizle 3 öğün masaya oturup kendi çatalı ile yemek yemeye başladı :) hem üst baş hem etraf biraz yemek oluyor ama öğrenmesi için değer...
Bugün oğlum 25. Haftasında , zaman hızlı geçiyor... Cumartesi günü kontrole gideceğiz, umarım herşey yolundadır. Kıpır kıpır ufaklık bakalım doğunca nasıl olacak ...
Bu arada 18 eylülde aileden önemli 2 kızımızı evlendirdik :)
Halamın kızı Jülide ve Onurun amcasının kızı Duygu, bir ömür boyu mutlu olurlar umarım...

8 Eylül 2010 Çarşamba

ŞEKER BAYRAMI İLE 22. HAFTAYA GİRDİK :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 12:10 0 yorum
Minik oğlum Ömer ( eşim daha Duru bile yokken bir rüya görmüş ve oğlumuz olacak ismi de Ömer olacak demişti, sonrasında Duru’nun kız olduğunu öğrenmiştik... Minik mucizem oğlumu öğrendiğimizde ise onun adının hiç düşünmeden Ömer olmasına karar verdik ) büyümeye devam ediyor... Yaklaşık 20. Hafta içinde iken ( kızımıda ilk bu zamanlarda hissetmiştim ) oğluşumu hissettim...
Sanırım insan o zaman daha bir anne hissediyor...
Minik oğlum Allah’a şükür şu an için gayet iyi, umarım sağlıklı bir şekilde zamanında aramıza gelir...
Bugün ramazanın son günü yani yarın bayram, kızımı şeker gibi giydirip bayram gezmesine çıkarıcam :)
El öpmeyi öğrenip para istemeyide öğrenirse yırttık demektir :)
Şaka bir yana bayramlarda aile gezmelerine önem veriyorum gerçekten...
Umarım çocuklarımda bu aile , ülke geleneğini devam ettirir ve bizi unutmazlar...
Herkese şimdiden iyi bayramlar...

13 Ağustos 2010 Cuma

SICAK ve 18. HAFTAM !!!

Gönderen nihan karaaslan zaman: 17:32 0 yorum
Kızıma olan hamileliğim ağırlıklı olarak kış dönemine denk gelmişti, bu kez yaza baştan yakalandık ama şükürler olsun ki ağır zamanlarıma rastlamayacak...
Gerçekten hava çok ama çok bunaltıcı, Allah doğurmak üzere olan annelere yardım etsin bayanlar...
Bu arada dinimiz konusunda söz sahibi kişilerin yaptığı ortak yoruma uyarak ( örneğin blogcu anne bu konu hakkında bir araştırma yapmış http://blogcuanne.com/2010/08/13/emziren-annenin-oruc-tutmasi-hakkinda/) ben de oruç tutmuyorum tutamıyorum ne yazıkki ancak, sanırım bu sıcaklarda oruç tutmakta bebişlerimize haksızlık , günah olacaktır...
Doktorumun tavsiyesi ile oğluşumu ( büyük ihtimalle bir oğlumuz olacak :) ) susuz bırakmamak için ve kendim için de bol bol sıvı tüketmeye çalışıyorum. Biraz tansiyon düşüklüğü sorunu yaşıyorum ancak hemen takviye ile kendime geliyorum...

Sıcaklar beni etkilediği gibi kuzumuda etkiledi Duru kızım isilikle, terle mücadele etmekte bu aralar...
Elimizden geldiği kadar sık banyo yaptırıp, sık sık üzerini değiştiriyoruz, zaten her yemek sonrası (kendi elleri ile yemeğe meraklı olduğundan )bir takım giysi kirleniyor ama :)
Hava sıcak , yorucu , bunaltıcı ama sabah kalktığımda minik kuzumu yanıma almak onun bana sarılıp gülümsemesi bir yandanda oğluşumunda yakında bu sahnede yer alacağını düşünmek sıcak falan bırakmıyor doğrusu...
:)

20 Temmuz 2010 Salı

ŞOK!!!

Gönderen nihan karaaslan zaman: 17:32 0 yorum
Hayatımda şimdiye kadar hiç böle bir şok yaşamamıştım...
Allah daha büyüğünüde yaşatmasın...

Kızımın ilk d. Günü zamanlarında bir şüphe kapladı içimi, acaba mı dedim?
Yooo çok büyük bir tesadüf olur dedim , yok Nihan saçmalama sanamı denk gelecek dedim, ama bir yanımıda yemeye başladım acaba? ababa?
Kendim çözim dedim negatif ama çooooooook silik bir ihtimal???
Sonra dedim ki bu böle şüphe ile olmaz böle yaşanmaz hemen hastaneye , bir test yaptırdım akşam alırsınız dediler...
Kızımı ve eşimide alıp e bebek mağazasına gittik minik kızımın eksiklerini almak için, o sırada benim elimde telefon sürekli bakıyorum test cevabı maili gelsin diye, dayanamadım tam mağazaya girerken aradım hastaneyi, yanıt gecikmedi...
“ Tebrikler pozitif ” İşte size ŞOK!!!
Ben yine soruyorum bir çaba “ Yani?” “Yani diyor kız hamilesiniz!!!! “
Aman Allahım ayaklarım tutmuyor, dizlerim titriyor, nefes alamıyorum, oturmak zorundayım...
Eşim soruyor ne oldu ?
“pozitif çıktı hamileyim “ diyorum , O şaşkın ama gülümsüyor...
Bense hüngür hüngür ağlamaya başlıyorum mağazanın ortasında...
Kızma bana bebeğim şimdi okuyup annem beni istememiş deme sakın...
Ama beklemediğimiz bir dönemde sen bize öle büyük bir süpriz yaptınki...
Alışmak adapte olmak baya zor oldu...
Ama artık bebişimi kabullendim...
Minik kızımla araları 20 ay olacak gibi gözüküyor, arkadaş gibi büyüyecekler inşallah...
İnşallah Allah benden ve ailemden çocuklarıma yeterli ilgiyi gösterecek maddi manevi gücü eksik etmez...

6 Temmuz 2010 Salı

DURU ROMA’DA ( 30/05/2010- 05/06/2010 )

Gönderen nihan karaaslan zaman: 18:21 0 yorum
Son aylarda ailemizde yeni bir heyecan olduğundan ve bu heyecana alışmak hepimiz için bir süre gerektirdiğinden bir süre yazamadım...
Aslında belki de en önemli şeyleri yazmakta geciktim canım kızım ama kızma bak hepsini tane tane anlatıcam...
Minik kızım 1 yaşında Roma’ya gitti... Pazar sabahı uçakla yola çıktık , maşallah miniğim uçakta 1,5 saat kadar uyuduğundan uçak yolculuğumuz çok rahat geçti, iniş ve kalkışta emzirdiğim için minik kulaklarıda bu durumdan etkilenmedi... Öğlen otelimize ulaştık , yerleştik ,dinlendik ve hemen yemek yemek ve gezmek için kendimizi sokaklara attık. Otelimiz istasyon ( termini) bölgesinde olduğundan bu bölgede merkezi bir alan olduğundan çoğu yere yürüyerek ulaştık akşam dönüşlerde ise yorulduğumuz için taksiyi tercih ettik, en fazla 15 eur ödeyerek otelimize rahat rahat ulaştık...
Roma Pass aldığımız için Kolezyumda gerçekten beklemedik bu güzel oldu, ne yazıkki eski halinden çok bir şey kalmasada yine de etkileyici bir yer Kolezyum (Colosseo) , imparatorluk yolu ve sonunda yer alan Arch of Constantine de etkileyiciydi... Akşam yemeğimizi yedikten sonra ilk günün yorgunluğu ile otele döndük... Yemeklerimiz sırasındada Duru bizi zorlamadı hem nerede ise her restoranda yer alan sebze çorbası ve domates çorbası hayat kurtarıcı oldu. Ayrıca minik prensesim makarna yemeği ( spagetti hüpletmeyi :) ) de burada öğrendi :)
Sonraki gün tam bir günümüz Vatikanda geçti, o gün bir rehber grubuna katıldık ve yine kilometrelerce olan kuyruğu beklemeden içeri girdik... Çok ama çok ihtişamlı bir yer gerçekten mutlaka görülmesi gerekli... Rehberimiz bizi psetle bebek taşıdığımızdan içeride oldukça iyi yönlendirdi... Yine yorgun bir şekilde yemeğimizi yiyerek otelimize geri döndük...
Sonraki günlerde Aşk çeşmesi diye bilinen Fontana De Trevi , Campo De Fiori, Pantheon ( Melekler ve Şeytanlar filminden hatırlarsınız), Piazza Venezia, ve Spagna ( İspanyol merdivenleri) bazen 2-3 kere geçtiğimiz yerler oldu, ilk geçişimizde hemen fotolanıp araştırdıktan sonra bizim için sıradanlaştılar :)
İspanyol merdivenlerinin hemen yanında daha önce ayhan Sicimoğlu’nun bir programında izlediğim Babington Tea House’a uğradık, tam bir ingiliz havasının hakim olduğu mekanda çaylarımızı içtik ve dinlendik...
Aşağıda Haşmet Babaoğlu ‘nun bu çay evinden bahsettiği 19/03/2003 tarihli Roma’da beş çayı isimli Vatan gazetesinden bir alıntı yaptım...
“ İtalya'nın başkentinde saat 5'te bir İngiliz çay evinin yolunu tuttum. Çünkü bir yıl boyunca Alice tekrar tekrar bu güzel kafeyi; Babington's Tea House'ı gösterip durmuştu. Ne zaman izlesem, o tarihi atmosferde özgün harman çaylar tatma arzusu içime ukde gibi çöküveriyordu. Bu yüzden yolumu otelimin yakınındaki Piazza di Spagna'ya çevirdim. İspanyol Meydanı derilen bu yer şık merdivenleriyle ünlü, Roma'nın simgesel merkezlerinden. Günün her saatinde o merdivenler cıvıl cıvıldır. Randevu yeridir. Gençler basamaklara bir oturdular mı, hiç kalkmak istemezler. İşte o merdivenlerin bir yanında adı çok havalı ve edebi (Byron) bir ayakkabıcıyla yan yana bir edebiyat müzesi vardır: Keats ve Shelley Müzesi. Hayatları hüzünle dolu, şiirleri ve ruhları melankoliye boğulmuş iki İngiliz şairi Shelley ve Keats bu evde yaşamışlar. (Shelley'nin o dizesi nasıl sarsıcıdır: "Gözyaşları için fazla derin bir keder bu!") İspanyol merdivenlerinin öteki yanında da, işte sözünü ettiğim Babington's Tea House var. Sanatçıların, filozofların Roma'daki gözdesi... Biri aristokrat ailesinin zincirlerinden kurtulmak isteyen, diğeri aşk acısıyla yaralanan kalbini onarmaya çalışan iki genç kadın; Miss Anna Maria Babington ve Miss Isabel Cargill'in yolları günün birinde kesişmiş. Tarih 1892.. Babington Roma'ya "kaçmaya" karar vermiş ve Çargill'e sormuş: Benimle gelir misin? O da hiç düşünmeden "evet" demiş. 1893'te de Roma'da gitgide kalabalıklaşan İngiliz topluluğunu memnun eden tarihi adımı atıp bir çay evi açmışlar. Çoktan asırlık olmuş Babington Tea House'ın daha kapısından girdiğimde "tamam, doğru yerdeyim" duygusu içimi kapladı. Koyu renkte ahşap masaların üzerine serilmiş, kenarı su yeşili hasır örtülerin arasından geçip, ağırbaşlı garson kızın gösterdiği yere oturunca "mutluluk bu" dedim; "farklı çay harmanlarının havaya yayılmış kokusu ve insanın ruhunu okşayan atmosfer." Mönüye bakmak bile baş döndürücüydü: Japon, Seylan, Formoza ve Çin çayları ayrı ayrı sınıflandırılmış. Ve elbette sevgili lapsang suşong'um... Bir kez daha anladım ki, asıl "mutluluk hapları" kahve ve çaydır... Bir kez daha anladım ki insan kahveyle kendini, çayla dünyayı seviyor... “

Roma şehir merkezi kadar şehir dışında yer alan bölgeleri ile de çok güzel...
Bir günümüzü araba kiralayarak Assisi ve Toscana bölgesinde yer alan Hayat Güzeldir filminin çekildiği Cortona ‘ya gittik... İki bölgede buram buram İtalya, tarih ve kültür kokuyordu... Assisi de iken yağmur yağmasına rağmen sanki bölge daha da bir güzelleşti, taş yollar ve evler çok güzel görünüyordu... Cortona ise bambaşka bir alan koruma altında olan sanki yüzyıllardır hiçbirşey değişmemiş gibi yaşayan bi tepe kasabası... Dönüşte telefonun şarjı bittiği için yol bilgisinden faydalanamadığımız için biraz maceralı bir dönüş yaşasakta çok güzeldi...
Bir günü de yine araba kiralayarak nemi bölgesinde ve outlette geçirdik, e alışverişte lazım  kızım burada ilk defa 4-5 adımı birden attı, yani duru Romada yürümeye başladı 

Son gün hediyeliklerimizi aldık ve otelden ayrıldık... Otelden çok memnun kaldık tavsiye ederiz.... Hotel Diocleziano http://www.booking.com/hotel/it/diocleziano.html?label=gog235jc;sid=f56ad4aec53d3276af35dd6a8fe775e1 bu linktede bizim yorumumuz var, Onur güzel bir yorum yazmış...
Dönüş yolculuğumuzda yine minik prensesimin uyuması nedeni ile bizim açımızdan güzeldi...
Güzel bir yolculuk oldu kızım bize zorluk çıkarmadı, tatlı tatlı gezdi, uyudu :)
Yeni yolculuklara :)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

CANIM KIZIM 1 YAŞINDA :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 12:30 1 yorum
DURU 1 YAŞINDA ...
22/05/2010 tarihi itibari ile minik prensesim 1 yaşına bastı...
Çok güzel bir doğum günü geçirdik, bizimki gerçekten tam bir gün süren bir kutlama oldu :)
Öğlen arkadaşlarımızla kızımın d. Gününü kutladık , akşam ise aile içinde bir kutlama daha yaptık,
Miniğim bütün gün şaşkındı,
Resim yüklediğimde göreceksiniz yüz ifadesi hem kalabalığın hem de pastanın yüzünden sürekli şaşkın meleğimin :)

Artık kızım 1 yaşında , Allah nice senelerini görmeyi nasip etsin...
Kutlamamıza gelen herkese, gelemeyip arayan her kişiye çok çok teşekkürler

6 Mayıs 2010 Perşembe

İlk adım

Gönderen nihan karaaslan zaman: 12:51 0 yorum
Kızım d. günününe günler kala 04/05/2010 tarihinde ilk adımını attı :)
Bakalım o adımın devamını ne zaman getirebilecek ?
:)

Çok korktum çok!!!

Gönderen nihan karaaslan zaman: 12:47 0 yorum
02/05/2010 gecesi kızım uyumakta çok mızmızlandı, emiriyorum yatağına yatırıyorum 2 dk sonra uyanıp beni istiyo, baktım başedemeyeceğim, yanıma aldım...
Onur içeride maç seyrediyordu, biz uyuya kalmışız , babamızda tv karşısında uyuya kalmış...
Saat 02:00 gibi gözümü açtığımda duru yatağın en ucunda düşmek üzereydi hemen ona doğru hamle yaptım ama ne yazıkki düşmesine engel olamadım...
Allah ‘a şükürler olsun ki çok sert bir darbe almadı ama hem kendisi hemde biz çok korktuk...
İlk etapta hemen başını yüzünü vücudunu kontrol ettik, Hemen onu en kolay sakinleştirebildiğimiz banyoya götürüp ellerini yüzünü yıkadık...
İlk defa başımıza geldiğinden panikledik açıkçası , Onur hemen internetten neler yapmamız gerektiğine baktı, bizim ilk müdehalemiz yani kontrol doğru, ardından çocuğun bilincinin açık olup olmadığını kontrol önemli, bakışları kontrol edilmeli, kusma olup olmaması çok önemli...
Tabi şiddetli düşmelerde hemen doktoru aramak en doğrusu , ben ertesi gün yine içim rahat etsin diye aradığımda kendisi de bana bilinç kontrolü, şişlik ve kusmanın en önemli faktörlerden olduğunu söyledi...
Bir ders daha ; Duru korkuluksuz kendisi uyuyacak zamana gelene kadar , kendin uyuyakalabilecek kadar yorgunsan yanında uyumasına asla izin verme!!!

25 Nisan 2010 Pazar

23 Nisan...

Gönderen nihan karaaslan zaman: 20:54 3 yorum
Kızımla ilk 23 Nisan bayramımızdı, genelde bu günlerde havanın yağmurlu olması geleneksel olduğundan çok endişeliydim ama şükürler olsunki hava süperdi, bütün çocuklar ve kızım adına harika oldu :))

İlk olarak bayrama Perşembe gününden başladık, anneanne ve dede ile benim çok keyifle vakit geçirdiğim Fenerbahçe parkına gittik. Hava süper, çiçekler, kuşlar, kediler, köpekler, ördekler hatta tavşanlar ve tavuklarla karşılaşan kızımın keyfine diyecek yoktu..
23 Nisan günü Maşukiye 'de Cansu alabalık çiftliğinde kahvaltı yapmaya gittik, iyi ki de gitmişiz, çimlerin üzerinde banklı ve eski tip ahşap masalı tesiste açık havada süper kahvalıktılıklarla demlikte her an hazır çayımız ile kahvaltımızı yaptık... Duru babası ile bol bol sallandı, yan masada minik tavşanı ödünç alıp Duru ile haşır neşir olmalarını sağladık :), hemen masamızın yanında yer alan mini değirmen önünde resimlendik, alabalıklara bakarak kırmızı balık şarkımızı söyledik, kahvaltı sonrası yürüyüşe çıktığmızda minik gölette yeşil başlı ördekleri ve çevrede gezinen atları şaşkınlıkla seyredip , İzmit'e kadar gitmişken uğramadan asla atlamadığmız Outlet Center gezimizin ardından pestil halde evdeydik...
Kızımın ilk bayramı temiz hava bol güneş ve bol hayvanlı geçti :))))
Cumartesi günü balkonumuz için babaanne ve dede ile çiçek seçip ektik, sonra çiçeklerimize bakarak güzel bir yemek yedik...

Yani Duru ve bizim için güzel bir tatildi...

Umarım her 23 Nisan çocuklarımız adına böle güzel havalarda geçer...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Minik eller havaya :)

Gönderen nihan karaaslan zaman: 18:11 0 yorum
Son günlerde Duru'yu yürütmeye çalışma uğraşları son safhada, tabi ki zorlamıyoruz ama merakla bekliyoruz, birazcıkta hatırlatıyoruz :) Bu esnada keyfine düşkün miniğim desteksiz ayakta kalıcam diye nasıl endişeli ama nasıl :) Biz de yeni bir yol keşfettik, hadi eller havaya diyerek şarkı söylüyoruz ( kızım biraz oynamaya meraklı :) ayakta iken ellerini hemen kaldırıp sallamaya başlıyor , o esnada usul usul destek verdiğimiz noktaları çekiyoruz ve miniş desteksiz olduğunu fark edene kadar tek başına ayakta durabiliyor:)

Bakalım merakla beklenen ilk adımlar ne zaman gelecek :)

Umarım kızım o adımları attığında ben de buna şahit olabilirim...

Çalışan annenin bir zorluğu daha , bebişinizin ilklerinin bazılarını ne yazık ki kaçırabiliyorsunuz:(
 

Nihan ben; Duru Prenses ve Ömer Prens'in annesi... Copyright © 2010 Designed by Ipietoon Blogger Template Sponsored by Emocutez