Kızımla ilk 23 Nisan bayramımızdı, genelde bu günlerde havanın yağmurlu olması geleneksel olduğundan çok endişeliydim ama şükürler olsunki hava süperdi, bütün çocuklar ve kızım adına harika oldu :))
İlk olarak bayrama Perşembe gününden başladık, anneanne ve dede ile benim çok keyifle vakit geçirdiğim Fenerbahçe parkına gittik. Hava süper, çiçekler, kuşlar, kediler, köpekler, ördekler hatta tavşanlar ve tavuklarla karşılaşan kızımın keyfine diyecek yoktu..
23 Nisan günü Maşukiye 'de Cansu alabalık çiftliğinde kahvaltı yapmaya gittik, iyi ki de gitmişiz, çimlerin üzerinde banklı ve eski tip ahşap masalı tesiste açık havada süper kahvalıktılıklarla demlikte her an hazır çayımız ile kahvaltımızı yaptık... Duru babası ile bol bol sallandı, yan masada minik tavşanı ödünç alıp Duru ile haşır neşir olmalarını sağladık :), hemen masamızın yanında yer alan mini değirmen önünde resimlendik, alabalıklara bakarak kırmızı balık şarkımızı söyledik, kahvaltı sonrası yürüyüşe çıktığmızda minik gölette yeşil başlı ördekleri ve çevrede gezinen atları şaşkınlıkla seyredip , İzmit'e kadar gitmişken uğramadan asla atlamadığmız Outlet Center gezimizin ardından pestil halde evdeydik...
Kızımın ilk bayramı temiz hava bol güneş ve bol hayvanlı geçti :))))
Cumartesi günü balkonumuz için babaanne ve dede ile çiçek seçip ektik, sonra çiçeklerimize bakarak güzel bir yemek yedik...
Yani Duru ve bizim için güzel bir tatildi...
Umarım her 23 Nisan çocuklarımız adına böle güzel havalarda geçer...
25 Nisan 2010 Pazar
21 Nisan 2010 Çarşamba
Minik eller havaya :)
Son günlerde Duru'yu yürütmeye çalışma uğraşları son safhada, tabi ki zorlamıyoruz ama merakla bekliyoruz, birazcıkta hatırlatıyoruz :) Bu esnada keyfine düşkün miniğim desteksiz ayakta kalıcam diye nasıl endişeli ama nasıl :) Biz de yeni bir yol keşfettik, hadi eller havaya diyerek şarkı söylüyoruz ( kızım biraz oynamaya meraklı :) ayakta iken ellerini hemen kaldırıp sallamaya başlıyor , o esnada usul usul destek verdiğimiz noktaları çekiyoruz ve miniş desteksiz olduğunu fark edene kadar tek başına ayakta durabiliyor:)
Bakalım merakla beklenen ilk adımlar ne zaman gelecek :)
Umarım kızım o adımları attığında ben de buna şahit olabilirim...
Çalışan annenin bir zorluğu daha , bebişinizin ilklerinin bazılarını ne yazık ki kaçırabiliyorsunuz:(
Bakalım merakla beklenen ilk adımlar ne zaman gelecek :)
Umarım kızım o adımları attığında ben de buna şahit olabilirim...
Çalışan annenin bir zorluğu daha , bebişinizin ilklerinin bazılarını ne yazık ki kaçırabiliyorsunuz:(
Categories
ilk adım
20 Nisan 2010 Salı
Annelerin dünyası blog yazım- Anne net'te
Eskiden annelerimiz sık sık “Gün” düzenlerdi, arkadaşları ve akraba bayanlar ile o günlerde biraraya gelinir, akla gelebilecek her konu hakkında konuşulurdu...
Hatırlarım ; Ben ilkokul seviyelerimdeyim , yine bir akraba günü, ortalık nasıl karmaşa, çoluk çocuk, kekler, börekler... Hepsi birden konuşuyor, sanra annem ortalıkta koşturmaktan başka birşey yapamıyor.Akşam yoruldum bittim, şükür atlattık diye mırıldanıyor.
Şimdi düşünüyorum da biz ne yapıyoruz?Facebook üzerinden ve bloglar üzerinden arkadaşlarımızla paylaşımlarda bulunabiliyoruz... Peki karşılaştırmak istesek ;
- Annelerimizin “gün”leri anlık tepkiler ile yüz yüze gerçekleştiğinden biz o dönem çocukları ve kendileri için eğlenceliydi, nitekim kahkahalar havada uçuşurdu...
- Net annelerinin fikirleri ve görüşleri kalıcı olduğundan anneler için daha yararlı ve yaratıcı...
- “Gün” ‘ler yiyecek içecek açısından o kadar zengin olurdu ki yine çocuklar bayılırdı , ama anneler için o dönemde çok güzel gelsede sonrasında kilo verme sıkıntıları yüzünden korkulu kabusa dönüşürdü, hatta annem sürekli midem ağrıyor falan diyerek, "ye, ye" ısrarlarına karşı bahaneler üretirdi.
- Net anneleri sanal ortamda herşeyi paylaştığından ( gerçi bazen o kadar yakınlaşıyoruz ki gerçek hayattada görüşmek tanışmak ihtiyacı duyuyoruz) kilo sorunu yaşanmıyor.
- Anne günleri belirli günlerdi.
- Net anneleri 7 gün 24 saat her an nette olabilirler.
Liste belki çok uzayabilir ama neticesinde net annelerinin bilgi alışverişi inanılmaz, zamane anneleri gerçekten bilgiye ulaşabiliyor hem de çok çabuk, zamane anneleri çok bilinçli ve yenilikçi...
Yani zaman net annelerinin zamanı...
Bakalım kızım Duru benimle nasıl dalga geçecek ileride...
Duru Prenses’in annesi ...
http://annelerindunyasi.blogspot.com/2010/04/anne-nette.html
Hatırlarım ; Ben ilkokul seviyelerimdeyim , yine bir akraba günü, ortalık nasıl karmaşa, çoluk çocuk, kekler, börekler... Hepsi birden konuşuyor, sanra annem ortalıkta koşturmaktan başka birşey yapamıyor.Akşam yoruldum bittim, şükür atlattık diye mırıldanıyor.
Şimdi düşünüyorum da biz ne yapıyoruz?Facebook üzerinden ve bloglar üzerinden arkadaşlarımızla paylaşımlarda bulunabiliyoruz... Peki karşılaştırmak istesek ;
- Annelerimizin “gün”leri anlık tepkiler ile yüz yüze gerçekleştiğinden biz o dönem çocukları ve kendileri için eğlenceliydi, nitekim kahkahalar havada uçuşurdu...
- Net annelerinin fikirleri ve görüşleri kalıcı olduğundan anneler için daha yararlı ve yaratıcı...
- “Gün” ‘ler yiyecek içecek açısından o kadar zengin olurdu ki yine çocuklar bayılırdı , ama anneler için o dönemde çok güzel gelsede sonrasında kilo verme sıkıntıları yüzünden korkulu kabusa dönüşürdü, hatta annem sürekli midem ağrıyor falan diyerek, "ye, ye" ısrarlarına karşı bahaneler üretirdi.
- Net anneleri sanal ortamda herşeyi paylaştığından ( gerçi bazen o kadar yakınlaşıyoruz ki gerçek hayattada görüşmek tanışmak ihtiyacı duyuyoruz) kilo sorunu yaşanmıyor.
- Anne günleri belirli günlerdi.
- Net anneleri 7 gün 24 saat her an nette olabilirler.
Liste belki çok uzayabilir ama neticesinde net annelerinin bilgi alışverişi inanılmaz, zamane anneleri gerçekten bilgiye ulaşabiliyor hem de çok çabuk, zamane anneleri çok bilinçli ve yenilikçi...
Yani zaman net annelerinin zamanı...
Bakalım kızım Duru benimle nasıl dalga geçecek ileride...
Duru Prenses’in annesi ...
http://annelerindunyasi.blogspot.com/2010/04/anne-nette.html
Categories
annelerin dünyası
17 Nisan 2010 Cumartesi
Ürün bilgisi- Milupa Aptamil- Aptamil gece

Duru 4 aylıkken işe başladığım için; sütüm kesilir mi?, yeter mi? gibi endişelerle o dönemde Aptamil ile tanışmıştık... Duru denettiğimizde beğenmişti, ilk zamanlar sütüm yetmişti ama 5 aylıkken Aptamile ve ek gıdalara başladık...
Aptamil Gece ile Duru 8 aylıkken tanıştık, içinde daha fazla karbonhidrat olması nedeni ile geceleri acıkmamasını sağladığından çok memnun kaldım,
Aptamil 1 ve 2 yi sırası ile kullandık, şimdi 3 numarasını kullanıyoruz. Duru ile özellikle dışarı çıktığımızda yemek yemek istemediği zamanlarda da kurtarıcımız oluyor...
Ayrıca Milupa Aptamil içinde GDO içermediğinden de güvenle kullanıyorum...
Sonuç olarak devam sütü için tavsiyem Aptamil...
15 Nisan 2010 Perşembe
GECİKMELİ DE OLSA DOĞUM HİKAYEM ...
Kızım neredeyse 1 yaşına geldi ve ben fark ettimki aslında anlatmadığım çoook şey var ve en önemlisi ; başlangıç...
Duru 21/05/2009 gecesi saat 03:30 sıralarında “annecim ben geliyorum” demeye başladı, ama ben o anda yalancı sancı olduğunu düşünüyordum :) Saat 05.30’a kadar aralıklarla ( düzensiz) hafif hafif sancılar yaşadım, doktorumu aradığımda sancılar düzenli olmaya başlarsa hemen hastaneye gitmemi istedi. Bir ara sancılar yaklaşık 1 saat kadar tamamen kesilince tamam dedim bunlar kesin o meşhur “ yalancı doğum sancıları” Saat 06.30 gibi yeniden başladı , saat 07 civarı olduğunda artık 15 dk aralıklarla sancılanmaya başlamıştım , ama bu sancılar beni yerimden kaldırmayacak boyutta değillerdi henüz...
Hemen canım doktorum Melike Batukan’ı yeniden aradım hadi kliniğe gidin , NST ’ye ( Non Stress Test: Bir cihazla bebeğin kalp atışlarının seyrini, bebek hareketleriyle ve varsa kasılmalarla olan ilişkisini yorumlayarak , bebeğin iyilik halini değerlendiren bir testtir. Aynı cihaz doğum eylemi esnasında da aynı amaçla kullanılır. ) bağlasınlar seni , bende geliyorum dedi. Saat 08:30 da Jinemed Kalamış kliniğindeydik, sevgili hemşirelerimiz bizi görünce geliyormu yoksa diyerek benim kadar heyecanlandılar ve beni NST odasına aldılar.
Sancılar artık gayet düzenli ve hissettirir boyuttaydı. Saat 09 civarı doktorum geldi , yaptığı kontrolde doğumun başladığını hatta 4 cm açılma gerçekleştiğini söyledi, hemen doğum yapacağım hastane olan Kadıköy Florence Nightingale hastanesine yola çıktık ...
Doktor, doğum başlamış dediğinde yaşadığım heyecanı anlatmam mümkün değil. Sevgili eşim Onur ‘da aynı heyecanla gözleri parlayarak beni hastaneye ulaştırdı. Bu esnada hemen herkes aranarak haber verildi, “bebek geliyooooooooooooooooooooooor” :)
Hastanede hemen giriş işlemlerini yaparak beni odama aldılar , annem babam ve eşimin annesi de hemen hastaneye geldiler. Annemin yüzünde ki o ifade , babacığımın bana bakışları aklımdan çıkmaz. Onlar için ilk öncelik benim iyi olmamdı...
Hemşire yanıma gelerek sezeyan mı dedi? Hayır doğal doğum yani normal doğum dedim. Şaşırdı biraz :) Sağlık geçmişim hakkında bir iki soru sordular , ben ısrarla doktorumu çağırın diyorum :)
Onur elimi hiç bırakmadı( elini ısırmaktan morartmış olsamda) annem yüreği dayandığı sürece diğer elimden destek oldu. Canlarım benim...
Doktorum geldiğinde kendimi çok rahatlamış hissettim , kontrolden sonra suyun henüz gelmedi ama ben onun gelmesini sağlayarak doğumu hızlandırıcam dedi, sancıların sıklığı ve şiddetinden zaten bende anlamıştım :)
Hemşireler geldi doğumhaneye gidiyoruz dediler,kapıda ailemiz ,Diğer odalardaki yeni doğum yapanlar ve aileleri, ben nasıl bağırıyorum nasıl bağırıyorum :) Hepsi bana acıyan gözlerle bakıyorlar...
Asansörle doğumhaneye indik, içeri girerken heyacandan ölmek üzereydim, hem canım yanıyor ama bir yandanda biran önce kızımı sağlıklı bir şekilde kucağıma almak için sabırsızlanıyorum...
Melike hanım içeriye ameliyat kıyafetleri ile girip kontrolü eline alınca inanılmaz rahatladım , epidural yapmayalım dikiş olmadan doğum gerçekleşecek ne dersin dedi, bende buraya kadar sancıyı yaşadım sonuna kadar epiduralsiz gidelim dedim... Doğumhaneye girdikten yaklaşık 45 dk sonra doğum gerçekleşti. 13:45 itibari ile miniğim kucağımdaydı. Doğuma eşimde girdi, hatta Duru’nun kordon bağını babası kesti :)
Duru’yu kucağıma aldığım an bütün acı ağrı ne varsa gitti, dünyada bir ben bir de Duru vardı sanki... Nasıl ağlıyorum hüngür hüngür görmeniz lazım ...
Çok ama çok güzel bir duygu, Allah her isteyene yaşatsın İnşallah...
Duru 21/05/2009 gecesi saat 03:30 sıralarında “annecim ben geliyorum” demeye başladı, ama ben o anda yalancı sancı olduğunu düşünüyordum :) Saat 05.30’a kadar aralıklarla ( düzensiz) hafif hafif sancılar yaşadım, doktorumu aradığımda sancılar düzenli olmaya başlarsa hemen hastaneye gitmemi istedi. Bir ara sancılar yaklaşık 1 saat kadar tamamen kesilince tamam dedim bunlar kesin o meşhur “ yalancı doğum sancıları” Saat 06.30 gibi yeniden başladı , saat 07 civarı olduğunda artık 15 dk aralıklarla sancılanmaya başlamıştım , ama bu sancılar beni yerimden kaldırmayacak boyutta değillerdi henüz...
Hemen canım doktorum Melike Batukan’ı yeniden aradım hadi kliniğe gidin , NST ’ye ( Non Stress Test: Bir cihazla bebeğin kalp atışlarının seyrini, bebek hareketleriyle ve varsa kasılmalarla olan ilişkisini yorumlayarak , bebeğin iyilik halini değerlendiren bir testtir. Aynı cihaz doğum eylemi esnasında da aynı amaçla kullanılır. ) bağlasınlar seni , bende geliyorum dedi. Saat 08:30 da Jinemed Kalamış kliniğindeydik, sevgili hemşirelerimiz bizi görünce geliyormu yoksa diyerek benim kadar heyecanlandılar ve beni NST odasına aldılar.
Sancılar artık gayet düzenli ve hissettirir boyuttaydı. Saat 09 civarı doktorum geldi , yaptığı kontrolde doğumun başladığını hatta 4 cm açılma gerçekleştiğini söyledi, hemen doğum yapacağım hastane olan Kadıköy Florence Nightingale hastanesine yola çıktık ...
Doktor, doğum başlamış dediğinde yaşadığım heyecanı anlatmam mümkün değil. Sevgili eşim Onur ‘da aynı heyecanla gözleri parlayarak beni hastaneye ulaştırdı. Bu esnada hemen herkes aranarak haber verildi, “bebek geliyooooooooooooooooooooooor” :)
Hastanede hemen giriş işlemlerini yaparak beni odama aldılar , annem babam ve eşimin annesi de hemen hastaneye geldiler. Annemin yüzünde ki o ifade , babacığımın bana bakışları aklımdan çıkmaz. Onlar için ilk öncelik benim iyi olmamdı...
Hemşire yanıma gelerek sezeyan mı dedi? Hayır doğal doğum yani normal doğum dedim. Şaşırdı biraz :) Sağlık geçmişim hakkında bir iki soru sordular , ben ısrarla doktorumu çağırın diyorum :)
Onur elimi hiç bırakmadı( elini ısırmaktan morartmış olsamda) annem yüreği dayandığı sürece diğer elimden destek oldu. Canlarım benim...
Doktorum geldiğinde kendimi çok rahatlamış hissettim , kontrolden sonra suyun henüz gelmedi ama ben onun gelmesini sağlayarak doğumu hızlandırıcam dedi, sancıların sıklığı ve şiddetinden zaten bende anlamıştım :)
Hemşireler geldi doğumhaneye gidiyoruz dediler,kapıda ailemiz ,Diğer odalardaki yeni doğum yapanlar ve aileleri, ben nasıl bağırıyorum nasıl bağırıyorum :) Hepsi bana acıyan gözlerle bakıyorlar...
Asansörle doğumhaneye indik, içeri girerken heyacandan ölmek üzereydim, hem canım yanıyor ama bir yandanda biran önce kızımı sağlıklı bir şekilde kucağıma almak için sabırsızlanıyorum...
Melike hanım içeriye ameliyat kıyafetleri ile girip kontrolü eline alınca inanılmaz rahatladım , epidural yapmayalım dikiş olmadan doğum gerçekleşecek ne dersin dedi, bende buraya kadar sancıyı yaşadım sonuna kadar epiduralsiz gidelim dedim... Doğumhaneye girdikten yaklaşık 45 dk sonra doğum gerçekleşti. 13:45 itibari ile miniğim kucağımdaydı. Doğuma eşimde girdi, hatta Duru’nun kordon bağını babası kesti :)
Duru’yu kucağıma aldığım an bütün acı ağrı ne varsa gitti, dünyada bir ben bir de Duru vardı sanki... Nasıl ağlıyorum hüngür hüngür görmeniz lazım ...
Çok ama çok güzel bir duygu, Allah her isteyene yaşatsın İnşallah...
Categories
doğal doğum,
doğum,
doğum hikayem,
Melike Batukan,
normal doğum
14 Nisan 2010 Çarşamba
Duru şirin ol bakalım :)
Son zamanlarda Duru hanıma şirin ol kızım dediğimizde gözlerini Japon kızları haline gelecek kadar kısıp şirin şirin bakıyor bize:)
Tabi bu durumda hepimizin nasıl hoşnut olduğumuzu çok iyi anladığından bazen bizim ona kızacağımızı düşündüğü birşey yaptığındada hemen bize dönüp şirin oluyor :)
Çocuklar gerçekten işlerini çok iyi biliyor , ona bakan kişilerin ne zaman nasıl tepkiler vebileceğini daha bu zamanlardan anlamaları akıl almaz...
İstediği zaman istediği şeylerin olacağını düşünmemesi gerekli bence, bu sabah bir psikolog konuşuyordu radyoda, diyor ki " bebek veya çocuk yalnız kalmalı yanımıza almamamlıyız, kesinlikle cezalandırmamalıyız düşünceleri tamamen geride kaldı, bebek veya çocuk tabiki kendi yatağına alıştırılmalı ama ağlatarak korkutarak yalnız bırakmaca uğruna değil, tabi ki yeri geldiğinde kızılmalı ama şiddetle değil..."
Yani bence en önemlisi anne babalar kendilerini tatmin etmek için çocuklarına yaptırımlarda bulunmamalı ve mutlaka dengeli olmak kaydı ile disiplini öğretmeli...
ama en önemlisi bunları yaparken sevgisini çok ama çok fazla göstermeli...
Not: Sevgi göstermenin hediyeye boğmamak olduğunu sanırım herkez biliyor artık...
Tabi bu durumda hepimizin nasıl hoşnut olduğumuzu çok iyi anladığından bazen bizim ona kızacağımızı düşündüğü birşey yaptığındada hemen bize dönüp şirin oluyor :)
Çocuklar gerçekten işlerini çok iyi biliyor , ona bakan kişilerin ne zaman nasıl tepkiler vebileceğini daha bu zamanlardan anlamaları akıl almaz...
İstediği zaman istediği şeylerin olacağını düşünmemesi gerekli bence, bu sabah bir psikolog konuşuyordu radyoda, diyor ki " bebek veya çocuk yalnız kalmalı yanımıza almamamlıyız, kesinlikle cezalandırmamalıyız düşünceleri tamamen geride kaldı, bebek veya çocuk tabiki kendi yatağına alıştırılmalı ama ağlatarak korkutarak yalnız bırakmaca uğruna değil, tabi ki yeri geldiğinde kızılmalı ama şiddetle değil..."
Yani bence en önemlisi anne babalar kendilerini tatmin etmek için çocuklarına yaptırımlarda bulunmamalı ve mutlaka dengeli olmak kaydı ile disiplini öğretmeli...
ama en önemlisi bunları yaparken sevgisini çok ama çok fazla göstermeli...
Not: Sevgi göstermenin hediyeye boğmamak olduğunu sanırım herkez biliyor artık...
Categories
bebek disiplini,
çocuk disiplini
6 Nisan 2010 Salı
bebiş yemekleri-2
Ispanak Yemeği Malzemeleri
• 1/4 demet ıspanak
• 1 yemek kaşığı tepeleme mısır unu
• 1 çay kaşığı tereyağ (fındık büyüklüğünde)
• az miktarda dil peyniri – (yada rendelenmiş kaşar peyniri)
• 250 ml sıcak su
• tuz – 1 yaş ve üzeri bebekler için
Yapılışı : Yağı eritin ve mısır ununu sürekli karıştırarak hafif kavurun. Suyu ilave edin ve sürekli karıştırıp unun topaklanmasını önleyin. Mıhlama bilenlere aynı mıhlama yapar gibi... Yaklaşık 8-10 dakika sık sık karıştırarak pişirin. Yıkayıp doğradığınız ıspanakları tencereye ilave edin. Kapağını kapatarak ıspanaklar yumuşayana kadar pişirin. Sık sık karıştırınki dibine tutmasın. Süzgeçten geçirin ve peyniri ilave edin. Ispanaklı yemekleri bir kerelik pişirin çünkü bir daha ısıtılamıyorlar...
Yoğurtlu Karnıbahar Çorbası:
• küçük bir top karnıbaharın yarısı kadar ince doğranmış karnıbahar
• 1 yemek kaşığı yoğurt
• 1 diş sarımsak
• 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
• 1 tutam kekik ve nane
Tarifi : Zeytinyağında sarımsağı soteleyin. İnce ince doğranmış karnıbaharı ilave ederek bir kaç dakika sürekli karıştırarak kavurun. 150-200 ml sıcak suyu tencereye ilave edip nane ve kekiğide ekleyerek kapağını kapatın. Karnıbaharlar yumuşayana kadar pişirin. Tel bir süzgeçte kaşığın tersi ile ezip karnıbahar püresi haline getirin. Tencereyi tekrar ateşe koyun. Karnıbahar püresine 1-2 yemek kaşığı sıcak su ile ezdiğiniz yoğurdu ilave edin. Bir taşım kaynatın.
• 1/4 demet ıspanak
• 1 yemek kaşığı tepeleme mısır unu
• 1 çay kaşığı tereyağ (fındık büyüklüğünde)
• az miktarda dil peyniri – (yada rendelenmiş kaşar peyniri)
• 250 ml sıcak su
• tuz – 1 yaş ve üzeri bebekler için
Yapılışı : Yağı eritin ve mısır ununu sürekli karıştırarak hafif kavurun. Suyu ilave edin ve sürekli karıştırıp unun topaklanmasını önleyin. Mıhlama bilenlere aynı mıhlama yapar gibi... Yaklaşık 8-10 dakika sık sık karıştırarak pişirin. Yıkayıp doğradığınız ıspanakları tencereye ilave edin. Kapağını kapatarak ıspanaklar yumuşayana kadar pişirin. Sık sık karıştırınki dibine tutmasın. Süzgeçten geçirin ve peyniri ilave edin. Ispanaklı yemekleri bir kerelik pişirin çünkü bir daha ısıtılamıyorlar...
Yoğurtlu Karnıbahar Çorbası:
• küçük bir top karnıbaharın yarısı kadar ince doğranmış karnıbahar
• 1 yemek kaşığı yoğurt
• 1 diş sarımsak
• 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
• 1 tutam kekik ve nane
Tarifi : Zeytinyağında sarımsağı soteleyin. İnce ince doğranmış karnıbaharı ilave ederek bir kaç dakika sürekli karıştırarak kavurun. 150-200 ml sıcak suyu tencereye ilave edip nane ve kekiğide ekleyerek kapağını kapatın. Karnıbaharlar yumuşayana kadar pişirin. Tel bir süzgeçte kaşığın tersi ile ezip karnıbahar püresi haline getirin. Tencereyi tekrar ateşe koyun. Karnıbahar püresine 1-2 yemek kaşığı sıcak su ile ezdiğiniz yoğurdu ilave edin. Bir taşım kaynatın.
Categories
bebek mama,
bebek yemek
5 Nisan 2010 Pazartesi
DURU ANNEANNE VE DEDE İLE GEZMELERDE :)
Kuzucuğuma anneannesi ve dedesi bakıyor gündüzleri , ben işe başladığımdan beri, aslında ben işe başlamadan öncede annem ve babam olmasa ne yapardım bilmiyorum... Her gün hiç aksatmadan yanıma geldiler, annem 1 ay boyunca benle kaldı, Durucuk her gık dediğinde yanımızdaydı...
Fırsat buldukçada minnoşla geziyolar, havayı güzel bulunca...
En sevdikleri yer annemlere yakın olan Fethipaşa korusu , orada kızımın bayıldığı kediler var, köpekler var, parklar çocuklar var... Yeşillik ve bol temiz hava var...
Henüz Duru çimlere dokunamıyor ama ( kendisi biraz huylu olup öle her şeye dokunamaz :) eminim bir hissetse yeşilin rahatlığını bir daha çimlerden alamıcaz onu...
Salıncaklarda sallanıyorlar, bol bol yürüyüp , yorgunluktan pestil halde eve geliyolar sonra bizimki daha yoldayken uyuyor :)
Anneanne ve dede yönünden şanslı Duru, aynı benim gibi...
Benide yarı yarıya anneannem büyüttü diyebilirim, üzerimde hakkı çoooook büyük ...
İyi ki varsınız,
Hepinizi çok seviyorum...
Fırsat buldukçada minnoşla geziyolar, havayı güzel bulunca...
En sevdikleri yer annemlere yakın olan Fethipaşa korusu , orada kızımın bayıldığı kediler var, köpekler var, parklar çocuklar var... Yeşillik ve bol temiz hava var...
Henüz Duru çimlere dokunamıyor ama ( kendisi biraz huylu olup öle her şeye dokunamaz :) eminim bir hissetse yeşilin rahatlığını bir daha çimlerden alamıcaz onu...
Salıncaklarda sallanıyorlar, bol bol yürüyüp , yorgunluktan pestil halde eve geliyolar sonra bizimki daha yoldayken uyuyor :)
Anneanne ve dede yönünden şanslı Duru, aynı benim gibi...
Benide yarı yarıya anneannem büyüttü diyebilirim, üzerimde hakkı çoooook büyük ...
İyi ki varsınız,
Hepinizi çok seviyorum...
Categories
anneanne dede
Prenses doğum günü partisinde...
Hafta sonu Sarp ve Doruk’un d. Günü partisindeydik Duru ile... Hava çok ama çok güzeldi, etrafta bir sürü çocuk , koşturuyolar eğleniyolar... Bizim prenseste dikkatli bir şekilde izleme gözleme faaliyetlerinde :) Yeni tanıştığımız kimseye yüz vermemekte inatçı, gözler her zamanki gibi yeni ağlamış edasında dolu dolu...
Babasının kucağında gezdi durdu minik prenses, bir ara bu ara çok merakla izlediği bir kedi gördü, kedi güneşten gevşemiş yatıyordu, Duru hemen “o! o! diye kediyi işaret etti babasına , sonrada uyuduğunu nasıl anlatsın, elini yanağına götürüp yatırdı başını o , o diye :)
Bu ara bu şekilde anlaşıyoruz istediği şeyleri işaret edip oooo ooo diye bir ses çıkarıyor ama bı bildiğimiz bir oo şeklinde değil vurgulu bir o :)
Uyumak, yatmak, gibi filleri ve göz , diş , burun gibi organları işaret dili ile anlatabiliyor...
Anni, ba ba ba , de de de , annini( anneanne) , hav vav, miyav, va va( vak vak ) gibi şeylerde söyleyebildikleri:)
Bir de bazen söylenirmiş gibi sıralı halde bir şeyler söylüyor, anlamak mümkün değil :)
Babasının kucağında gezdi durdu minik prenses, bir ara bu ara çok merakla izlediği bir kedi gördü, kedi güneşten gevşemiş yatıyordu, Duru hemen “o! o! diye kediyi işaret etti babasına , sonrada uyuduğunu nasıl anlatsın, elini yanağına götürüp yatırdı başını o , o diye :)
Bu ara bu şekilde anlaşıyoruz istediği şeyleri işaret edip oooo ooo diye bir ses çıkarıyor ama bı bildiğimiz bir oo şeklinde değil vurgulu bir o :)
Uyumak, yatmak, gibi filleri ve göz , diş , burun gibi organları işaret dili ile anlatabiliyor...
Anni, ba ba ba , de de de , annini( anneanne) , hav vav, miyav, va va( vak vak ) gibi şeylerde söyleyebildikleri:)
Bir de bazen söylenirmiş gibi sıralı halde bir şeyler söylüyor, anlamak mümkün değil :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)